Temel ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanan ilin tarım alanında bir hayli kısıtlı olmaktadır. Ayrıca dokumacılık, dericilik gibi sanatlar her ne kadar kaybolmaya yüz tutmuş olsa da bir kısmına hala günümüzde ulaşılmaktadır. Tunceli de arıcılık ise büyük paya sahip olmaktadır. Tunceli gezilecek yerler kapsamında listenizi oluşturmadan önce bu ilin için daha önceden kullanılan adın Dersim olduğu fakat Cumhuriyetin kurulması ile birlikte Tunceli adı ile il konumunda yer aldığı bilinmektedir.
Tunceli’de Yaban Hayatı Keşfedin
Yaban hayatın keşfine varabileceğiniz Tunceli Doğu Anadolu Bölgesinin en az nüfusla konumlanmış ili kapsamında yer almaktadır. Yüzölçümü bakımdan da oldukça küçük olan bu ilimizde küçük ama büyük işler başarmışcasına gezilecek birçok yere sahip olmaktadır. Tunceli gezilecek yerler listeniz henüz hazır değilse gelin listeyi birlikte hazırlayalım.
Tahar Köprüsü
Yusuf Ziya Paşa Köprüsü olarak da bilinmekte olup, köprü Tahar Çayı üzerinde yer ova köyleri ile ulaşımı sağlar nitelikte konumlanmıştır. Köprüye Yusuf Ziya Paşa denilmesinin nedeni olarak ise İnşasının Yusuf Ziya Paşa’ya ait olduğundan ileri gelmektedir. Diyarbakır valisi tarafından uzun zaman önce restore edilmiş olan köprünün yanına bir köprü daha yapılmış olması Tahar Köprüsünün adeta izine çıkmasına dinlenmesine vesile olmuştur. Siz ziyaretçileri olarak bu aşamada köprüyü yalnız bırakmamanızı önerirken aynı zamanda yanına yapılmış olan yeni köprüyüde gezme şansına sahip olmuş olacaksınız.
İn Delikleri
Kayalıkların içerisini oyup, oda şeklinde bir görüntü sunan İn Delikleri uzaktan bakıldığında da bir hayli şirin görünmektedir. Ziyaretçilerinin hayretle gezdikleri mekan yıllardır insanı kendisine hayran bırakmıştır. Üzerinde ne isim ne de bir resim bulunmayan bu yapının kendini doğal hayatın akışına bırakmış olduğu da aşikar olmaktadır. Onarıma ihtiyacı olan bu yapının en kısa sürede tüm görkemini sunması adına bir restoreden geçmesi gerektiği sonucan ulaşmış olmaktayız.
Mazgirt Kalesi
Kale’nin geçmişinin Urartu dönemine kadar dayanıyor olması Mazgirt Kalesi‘nin ne denli eski bir tarihi barındırdığını kanıtlar niteliktedir. Kale’nin içerisine merdivenle çıkılıyor olmasının yanı sıra kalede yer alan kitabeye de bakılacak olursa kale’nin Urartu Kralı II. Rusas zamanında yapılmış olduğu söylenmektedir. Mazgirt ilçesinde yer alan kalenin girişi bir mağaradan oluşmaktadır. Kale’nin içerisinde eski dönemlere ait yel değirmeni kalıntılarına da rastlamanız mümkündür.
Munzur Vadisi Milli Parkı
Tunceli ile Ovacık dağları arasında konumlanmış olan Munzur Vadisi 1971 yılında milli park ilan edilmiştir. Milli park ilan edilmesinin elbette birçok nedeni bulunmakla beraber bunlaran bazılarına değinecek olursak yaban hayatı , akarsu zenginliği ve endemik bitki topluluğu ilk göze çarpan unsurlar arasında yer almaktadır. Tabiri caizse bir oksijen deposu olan park pek çok bitki çeşidiyle de siz ziyaretçilerine kapılarını açmıştır. Bitkilerin yanı sıra daha önceden görmediğiniz hayvanları da görme şansınız artacaktır. Kamp tutkunu ve balık sever biriyseniz sabah sporu sonrası öğle yemeğinizi kendiniz balık tutarak çıkartmanız mümkündür. Munzur Vadisi ve Milli Parkı aynı zamanda Türkiye Milli Parkları içerisinde bulunan parklar arasından en büyüğü olarak yer almaktadır.
Sungur Bey Cami
1569 yıllarında yaptırılmış olan Sungur Bey Cami Pertek ilçesi güneyinde yer almaktadır. Cami üzerinde herhangi bir kitabe bulunmamakta bunun yanı sıra ise Sungur Bey Cami‘den alınıp Harput Müzesi’nde korunan beyaz mermer üzerine yazılmış bir kitabenin olduğundan söz edilmektedir. Cami isminden de anlaşılacağı üzere Sungur Bey tarafından yaptırılmıştır. İşçiliğin oldukça özenli olduğu bu cami ‘de sizlerde huzuru o güzel işçilikle bütünleştirmiş olacaksınız. Bulunduğu bölge Keban Baraj Gölü suları altında kalınca cami Orta Doğu Teknik Üniversitesi Restorasyon Bölümü yetkinliğinde taşları dahi numaralandırılmış ve Petek ilçe merkezine taşınarak burada yeniden hayat bulmuştur.
Ergen Kilisesi
Ergen Kilisesi denilince akıllara günümüzde hüküm süren ergen kesim ve çevresi gelse de bu kilise Hozat’a bağlı olan Geçimli köy içerisinde yer almaktadır. Çok ilginçtir ki tavanı çökmüş olan kilisenin duvarları hala sağlamdır. Bu durumda bana tabularını yani duvarlarını bir türlü yıkamayan ergen kesimi anımsatmıştır.
Keban Barajı
Keban Baraj Gölü Atatürk Barajı Gölünden sonra Türkiye’nin en büyük yapay gölü konumundadır. Gölde elektirik üretiminin yanı sıra balık üretimi gerçekleşmekte aynı zamanda da su avcılığı çok popüler olmaktadır. Gölün etrafında adeta bir piknik alanı denircesine eğlence ve mesire alanları da bulunmaktadır. Üzerinden bazı ilçelere feribotla yapılabilen geçişler ise hem kolaylık hem de alışılmışlığın dışında bir farklılıkdan ibaret olmaktadır.
Hamam-I Atik
Eski hamam olarak da bilinen Tunceli Hamam- I Atik ilçe merkezinde hatta çarşı içerisinde yer almaktadır. Hamam’ın inşasında kesme ve moloz taş kullanılmış olduğu göze çarpan bir diğer unsurdur. Kültür turizmini keşfetmeniz adına oldukça kolay bir yerde konumlanmış olan Tunceli Hamam-I Atik özellikle de kış aylarında yoğun bir şekilde hizmet vermektedir.
Bağın Kalesi
Tunceli’nin Mazgirt ilçesinde yer alan Bağın Kalesi tarih olarak M.Ö ‘lere kadar gitmektedir. Kale’nin Urartu Kralı Menuas tarafından yaptırılmış olduğuna dair söylentiler dolaşmaktadır. Harput müzesine yolunuz düşerse ki düşmesinden yana olduğumuzu belirtelim orada Bağın Kalesi’nin kitabesine ulaşmanız mümkündür. Kale’nin içerisine merdivenle çıkılıyor olması bir hayli keyifli olmaktadır. Kaleye çıkarken ise yapının mimarisinde moloz taş kullanılmış olduğu da gözlerden kaçmamıştır.
Derova Şelalesi
Adından da anlaşılacağı gibi Derova Köyünde yer alan şelale Gelin Pınarı ismi ile de bilinmektedir. Üç kaynaktan birden dökülen suyun güzelliğini görmeden geçmemenizi tavsiye ederim. Ulaşımın biraz zor olması adına turizm faaliyetinin beklendiği gibi oluşmaması bizleri her ne kadar üzüyor olsa da Derova Şelalesi adına o güzel suyu hatırına eğimli arazilerin de aşılıp gelinebileceği yönünde izlenimlerimiz bulunmaktadır.
Bagırpaşa Dağı ve Krater Gölü
3200 metre yükseklikte yer alan bir dağ düşünün ve bu dağın tepesinde kurulmuş bir krater gölü. İster istemez düşüncesi bile büyüleyen bu yapı da göre halkı için kutsal sayılmaktaydı. Bagırpaşa Dağı ve Krater Gölü her zaman ziyarete açık olmasının yanı sıra burada yaz ve kış mevsim ayırt etmeden kar’ın erimediği bilinmektedir. Yazın giderseniz kar görmeme ihtimaliniz olmadığını da öğrendiğinize göre mevsim ayırt etmeden ziyaret edebilirsiniz.