Saraybosna gezilip görülmesi gereken yerler genellikle Osmanlı yapıtları başta olmak üzere çok fazla sayıda tarihi eserden meydana geliyor. Bosna Hersek‘in başkenti Saraybosna, ilk defa 1463 yılında Osmanlı İmparatorluğu himayesi altına girse de kısa süre zarfında kaybedilmiş. Şehir tekrar 1492 yılında ele geçirilmiş ve bu tarihten itibaren 1878 yılında gerçekleşen Berlin Anlaşması’na dek Osmanlı İmparatorluğu toprakları arasında yer almış. Bu sebeple Saraybosna gezisi sırasında Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma eserleri görmek mümkün.
Saraybosna Gezilecek Yerler Listesi
Şehir içerisinde gezilecek yerler yakın olduğundan dolayı yaklaşık 2 gün içinde Saraybosna gezilecek yerleri keşfedebilirsiniz. Doğu ile Batının en güzel hallerini görebileceğimiz Saraybosna’da kiliseleri, camileri ve müzeleriyle de oldukça dikkat çeken bir şehirdir. Köklü bir tarihe sahip olduğundan dolayı kent içerisinde pek çok tarihi yapı ve eser bulunmaktadır. Dilerseniz Saraybosna gezilecek yerlere yakından bakalım.
Latin Köprüsü
1541 yılında Sirmed oğlu Hüseyin tarafından yaptırılan Latin Köprüsü Miljacka Nehri’nin üzerinde yer alıyor. 1791’deki büyük sel sonrasında hasar gören ancak Ali Ajni Bey’in isteği üzerine birebir olarak tekrar inşa edilen Latin Köprüsü’nün en önemli özelliği, Birinci Dünya Savaşı’nın ortaya çıkma sebebi olan Avusturya Arşidükü Frantz Ferdinand ve eşinin bu köprü üzerinde öldürülmesi. Eşsiz manzarası sebebiyle özellikle yerli ve yabancı fotoğraf tutkunlarının ilgi odağı olan Latin Köprüsü’nün trafiği sadece yayalara açık. Bundan ötürü ziyaretçiler köprüyü güvenle gezme olanağına sahipler. Başçarşı’dan Milli Kütüphane yönüne doğru yürüyerek Latin Köprüsü’ne rahatça ulaşılabiliyor.
Gazi Hüsrev Bey Camii
Adını Kanuni Sultan Süleyman dönemi Bosna sancağından alan Gazi Hüsrev Bey Camii, 1531 yılında yaptırılmış. Tasarımı ve inşası Mimar Sinan’a ait olan tarihi yapı Gazi Hüsrev Bey’in türbesini de içinde barındırıyor. Çevresinde hâlâ bir eğitim veren bir medresenin yer aldığı camiinin kubbesi 26 metre, minaresi ise 47 metre uzunluğunda. Savaş sırasında ağır hasar alan yapı da Sebil’de olduğu gibi 2006 yılındaki çalışmalarla eski haline uygun olarak restore edilmiş. Mekan, özellikle dini bayramlar zamanında benzersiz ve görkemli atmosferiyle turistlerin yoğun ilgisini çekiyor.
Gazi Hüsrev Bey Medresesi
Zamanını Başçarşı’da geçiren ziyaretçilerin ilgi gösterdiği bir diğer yapı Gazi Hüsrev Bey Medresesi. 1537 yılında inşa edilen ve hizmet vermeye başladığı günden bugüne kadarki dönemde eğitimin hiçbir zaman durmadığı medresenin ilk yıllarından 50 binden fazla kitabın yer aldığı bir kütüphanesi de bulunuyormuş. Kütüphanede yer alan kitapların çoğu Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihi, kültürü, ekonomisi hakkında bilgiler içeren kitaplarmış. Bunlardan 7 bine yakını da el yazması eserlerden oluşuyormuş. Gazi Hüsrev Bey Medresesi, sadece eğitim alanında barındırdığı içeriklerin yanı sıra mimarisi ve iç dizaynıyla da görülmeyi hak eden yerler arasında yoğun ilgi görüyor. Medrese bünyesinde verilen eğitimlerde öğrenciler tefsir, fıkıh ve kelam gibi dersler görerek öğrenimlerine devam ediyor. Saraybosna, Bosna – Sırp savaşı gibi trajik bir olayı yaşamış olsa da barındırdığı tarihi güzellikleri ve koruduğu kültür mirası ile gezilmesi gereken kentler arasında yer alıyor.
Milli Kütüphane
Milli Kütüphane de Saraybosna’nın görülmesi gereken yerleri arasında bulunuyor. Latin Köprüsü ile karşı karşıya duran yapı kente Avusturya – Macaristan İmparatorluğu’nun hâkim olduğu 1896 yılında belediye binası olarak kullanılıyormuş. Suikasta kurban gitmeden önce Franz Ferdinand’ı misafir eden Milli Kütüphane, bu nedenden dolayı gezginlerin ilgi alanına giriyor. 3 katlı olan yapının tasarımı Osmanlı mimarisinden izler taşıyor. Milli Kütüphane 1949 yılında kütüphaneye dönüştürülmüş ve halka açılmış. 2 milyona yakın kitabın bulunduğu kütüphane, 1992 yılında Sırpların gerçekleştirdiği saldırıda baştan aşağı yok olmuş. Baştan yapılarak halkın hizmetine giren yapıda sergiler de düzenleniyor.
Tarihi Başçarşı
Etrafı Osmanlı eserleriyle çevrili olan Başçarşı; nostaljik ve tarihi yapısından çok fazla bir şey kaybetmediği için Saraybosna’da gezilecek yerler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Sadece tarihi atmosferiyle değil alışveriş ve yemek gibi kültürleri de içinde barındıran Başçarşı, 15. yüzyılda İsa Bey tarafından inşa edilmiş. Bölgenin ticari olarak genişlemesi Gazi Hüsrev Bey’in, medreseler, camiler ve hanlar ilave ettirmesi sayesinde olmuş. Yüzyıllardır şehrin atan kalbi pozisyonunda olan bölge, 19. yüzyılda meydana gelen bir yangın sebebiyle zarar görmüş. Ancak buna rağmen görkemli havasından çok da fazla bir şey kaybettiği söylenemez. Başçarşı’nın vazgeçilmezleri arasında yer alan otantik ürünler satan stantlar ve dükkanları gezmeden önce Sebil’i dolaşıp inceledikten sonra Brusa Bedesteni, Saat Kulesi ve Gazi Hüsrev Camii’ni görebilirsiniz.
Başçarşı Sebili
Başçarşı’nın girişinde yer alan Sebil, şehrin en çok bilinen simgelerinden biri olarak gösteriliyor. 1753 yılında Hacı Mehmet Paşa tarafından yaptırılan Sebil’in tasarımı İstanbul’da bulunun çeşmeleri andırıyor. Çeşme, uzun yıllar boyunca kente gelen ziyaretçiler için temiz içme suyu görevini görmüş. Şimdiyse kentin sosyal merkezlerinden biri olduğu için birçok kişi tarafından buluşma yeri olarak kullanılıyor. Anlatılan bir efsaneye göre Sebil’den bir kez su içen bir daha şehirden ayrılamıyormuş. Sırpların işgali sırasında büyük zarar gören çeşme 2006 senesinde yapılan restorasyon çalışmalarıyla aslına uygun hale getirilmiş.
Umut Tüneli
Şu anda sadece 20 metrelik bölümü müze olarak ziyarete açık olan Umut Tüneli, savaş sırasında şehre yardım götürmek ve savaşta yaralanan ya da hastalanan kimselerin tedavi ihtiyaçlarını karşılamak için 1993 yılında açılmış. Askerlerin ve halkın birlikte çalışmasıyla 4 ay 4 günlük bir süre zarfında tamamlanan 800 metre uzunluğundaki tünel, Butmir ve havaalanı arasındaki yeri kapsıyor. 160 santimetre yüksekliğinde, 1 metre genişliğinde olan tüneli günde ortalama 1000 kişi kullanıyormuş. Vatandaşların gönüllü olarak günde 8 saat çalışarak meydana getirdikleri tünele, Saraybosna şehir merkezinden kalkan rehberli turlarla kolaylıkla ulaşmak mümkün. Tünele düzenlenen bu turlarla beraber İgman Dağı yakınlarında yer alan ve tünelin kazılmaya başladığı yer olan Kolar Ailesi’ne ait evi de görmek mümkün.
Saraybosna Katedrali
1889 yılında gotik mimariye sadık kalınarak inşa edilen Saraybosna Katedrali’nin önünde Önünde Papa II. Jean Paul’ün heykeli yer alıyor. Paris’teki Notre Dame’dan ilham alarak inşa edilen yapının mimarı Jasip Vancaš. İçindeki motifleri ve heykelleri ile dikkat çeken katedral, Katolik mezhebinden olan halka hizmet veriyor. Katedralin girişinde bulunan ve ‘Savaşın Gülleri’ olarak anılan ve dikdörtgen bir çerçeveyle koruma altına alınmış anıt, savaş esnasındaki hava saldırılarında hayatını kaybeden kişiler için inşa edilmiş.
Bezistan
Bursa İpeği satışı yapmak için inşa edilen kapalı pazar yeri, 1551 yılında Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır. Şehrin ticaret merkezlerinden olan Bezistan Bosna Savaşı sırasında oldukça büyük hasar alıp yıkılmıştır. Ancak daha sonraki yıllarda restore edilerek günümüzde ki haline gelmiştir. Ayrıca buraya kadar gelmişken içerisinde yer alan Saraybosna Müzesi’ne mutlaka göz atmalısınız.
Sonsuz Ateş
İkinci dünya savaşı sırasında ölen kişilerin anısına şehrin Nazi ve Hırvat işgalinin birinci kurtuluş yılında açılan Sonsuz Ateş Mareşal Tito ile Ferhadiye caddelerinin birleştiği yerde bulunuyor. Sonsuz Ateş’in ateşi 1946 yılından Sırplarla olan savaşa kadar yanmış. Ancak savaş sırasında yakıt sıkışıklığı yüzünden mecburen söndürülmek mecburiyetinde kalınmış. Mimar Juraj Neidhardt’ın tarafından tasarlanan anıt, alevin bulunduğu defneyaprağı şeklindeki motiflerle çevrelenmiş bakır bir kaptan meydana geliyor. Grand Hotel olarak hizmet veren binanın yanındaki bölümünde de eski Yugoslavya bayrağının renklerini taşıyan çinilerin üzerine işlenmiş bir açıklama yer alıyor.