Ülkemizde genç kitlenin yoğun olarak bulunduğu Eskişehir, gezmeye doyamayacağınız köyleri ve parkları ile doludur. Şehirdeki üniversiteler çok iyi işlediği için üniversiteli genç kitle burada yaygın haldedir ve yaşlı kitleye karşı büyük bir üstünlük kurmuşlardır. Dolayısıyla bu yaşa hitap eden kafeler, restoranlar ve eğlence barları şehirde artış göstermektedir. Eskişehir gezilecek yerler ise hem kültürel miras taşıyan, hemde tarih ve doğanın birleşiminden meydana gelen manzarasından oluşmaktadır. Şehir, 1993 tarihinde ilçe halinden şehir haline geldi. Türkiye Cumhuriyeti yönetmeliği tarafından il olarak kabul edildi.
Eskişehir’de Mutlaka Görmeniz Gereken Yerler
Kitlenin genç olduğunu söylemiştik, bu çıkarımdan doğan fikirle Eskişehir’de bir çok zaman geçirmek için modern yapılar kurulmuş. Hatta Türkiye’deki en büyük Disneyland benzeri alanlardan olan Sazova Parkı bu yapıların başını çekmektedir.
Sazova Parkı
Eskişehir’in en büyük eğlence parkı olan Sazova, şehrin belli bir kısmını kaplayacak büyüklüktedir. Şehre okumak için gelen her öğrencinin mutlaka buraya gittiği düşünülebilir. İçerisinde suda yaşayan canlılara özel akvaryum, çocuklara özel Masal şatosu ve ağaçlar ile süslendirilmiş bir çok oyun alanı mevcut. Akşam saat 6’da kapanan parkta eğlenceyi kaçırmamak için sabah erken saatlerde gitmenizi öneririz.
Seyyit Battal Gazi Külliyesi
Selçuklu döneminden kalma külliyenin içinde Battal Gazi yatmaktadır. Peygamber soyundan gelen Seyyit Battal Gazi, dönemin Müslümanlarından birinin rüyasına girer ve nâşının yattığı yeri gösterir. Bu rüyadan sonra dönemin padişahı Alaaddin Keykubat, derhal bir emir vererek anısına Eskişehir’de büyük bir külliye yapılmasını ister. Toplamda 16 ayrı bölümden oluşan Külliyenin eğer burada geziye geldiyseniz mutlaka görülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Böyle güzel bir olayın aksetmesinden sonra yapılması’da ayrı bir önem katıyor.
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykelleri Müzesi
Balmumu ham maddesinden yapılan heykeller bildiğiniz gibi adeta gerçeği andırıyor. Beyazıt Öztürk, Ahmet Kural ve Murat Cemcir üçlüsünün birbirlerine birebir benzeyen balmumu heykellerinin yerine makyaj yapıp geçtikleri müze burasıdır. İnsanlar bu müzedeki heykelleri gerçekleri ile ayırt edememişlerdi. Şahane bir el işçiliği ile 160 adet balmumu burada sergilenmektedir. Müzeye gelenlere özel fotoğraf makinesi ile heykellerin yanında poz verip fotoğraf çektirebilirsiniz. Girişler ücretli olsa’da şehrin belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen’in yaptığı heykellerin müzesindeki gelirlerin büyük çoğunluğu hayır kurumlarına bağışlanmaktadır.
Eti Arkeoloji Müzesi
Eti’nin sponsorluğunda gerçekleştirilen müze, milattan önceki yüzyıllara kadar bir çok tarihi eser barındırıyor. Kazı çalışmalarında çıkan eserlerin 21.000’inden sadece 1.532 tanesi burada insanlara açık bir şekilde tutulmakta. Saat 19:00’da kapanan müze sabahları 08:00 sularında açılışı yapıyor. Giriş ücreti ise sadece 6 Türk Lirasıdır. Herkes faydalanabilsin diye fiyatı gerçekten çok aşağı çekmişler.
Odunpazarı Evleri
Tarih kokan 30 sokağında 300’den fazla ev bulunmaktadır. Eskişehir’de en çok gezeceğiniz ilçe tartışmasız olarak Odunpazarı’dır. Kahverengi ve beyaz renginden oluşan tarihi evlerinden geçerken ırkımıza has mimariye doyacaksınız. Normalde her sokağının ismi günden güne değişse’de sadece 5 sokağın ismi değişmemektedir. Bu sokaklar ise Evliya Çelebi’nin bizzat gelip geçtiği ve o meşhur kitabında yazdığı sokaklardır. Eskişehir’in en önemli tarih kalesi olan Odunpazarı, şehrin merkezinden 1 saat 15 dakika mesafededir.
Midas Anıtı
Friglerin kaya taşlarından yapılma eserleri arasında en önemlisidir. Midas Anıtı aslında tamamen yıkılıp harabeye dönmüş olsa’da 17. Yüzyılda bir tarihçi tarafından tekrardan çizilip yapılmıştır. Anıtın çevresinde 70 yıl önce kazılar yapılarak neredeyse ortaya bir antik kent çıkarılmıştır. Friglerin tarihinden kalma bu mimari yapılar ve çevresinde ortaya çıkartılan eserler çok önemlidir. Kendi dinlerinin her parçasını duvarlarına fresk taşlarına benzer şekilde işlemişler.
Çağdaş Cam Sanatları Müzesi
Pazartesi günleri kapalı olan müze farklı bir konsepte sahiptir. Dünyada farklı bir yer edinmiş müzenin içinde sadece Cam ile yapılan ilginç motifler ve unsurlar mevcut. Camın sıcak halindeyken şekil verilmesi ile ortaya çıkartılan eserler üstün bir emek ve bilgi istiyor. Ülkemizde nadir olarak cam sanatçısı olduğu için Eskişehir’e geldiğinizde her yerde göremeyeceğiniz bu eseri kaçırmayın derim. Türkiye’nin müzeler şehri olan Eskişehir’de resmen bu müzelerin içinde görsel bir şölen mevcut.
Gürleyik Şelalesi
Hep tarihi anıtlar müzeler olmaz değil mi ? Birazda kendimizi bu güzel şehrin doğasına verelim. Akarsuyu’na kapılıp akıntıya doğru gideceğiniz Gürleyik Şelalesi, Eskişehir’de kayalarının üstünde usul usul akan suya karşı oturup eğleneceğiniz yegane doğal alandır. Merkez bölgelerden minibüsle ulaşımı en az 1 saat 30 dakika sürmektedir. Fakat Eskişehir’de gidebileceğiniz en güzel ve popüler doğal alan olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Eskişehir Kent Parkı
En az Sazova Parkı kadar büyüklükte hektar alana yayılan Eskişehir Kent Parkında İç Anadolu bölgesindeki deniz ve plaj olmaması sıkıntısını bir nebze gidermek için yapay bir plaj yapmışlar. Plajdaki su yapay doldurulmuş olsa’da sahil kumu ülkemizin denizlerinden gelmiştir. Aslında konumu dolayısıyla deniz göremeyen İç Anadolu mağdurlarına karşın çok güzel bir uygulama olduğunu söyleyebiliriz. Fakat beklediği kadar ilgi gördüğü görecelidir, insanlar aslında buraya biraz daha fazla rağbet gösterebilirdi.
Lületaşı Müzesi
Küçük çapta bir müze olan Lületaşı Müzesi oldukça ilginç ve güzel bir ambians’a sahip. İçerisinde sadece Lületaşı ile yapılan eserlerin bulunduğu müze’de akvaryum kutularının içinde ve dışında sergilenen eserler insanın ruhunu dinlendiriyor. Gerçekten burada geçirdiğiniz yarım saat size terapi gibi geliyor. Göz ucuyla bakıp ilk girdiğiniz andan itibaren kendisine çeken bir havasına kapılıp sıkıntılarınızı unutabiliyorsunuz. Özellikle içinde bulunduğu Külliye’de dini şeyleri gördükten sonra en sonda müzesine girdiğinizde daha etkili olacaktır.
Tayfun Talipoğlu Daktilo Müzesi
Haber ve medya kuruluşlarının gönüllü bir şekilde bağış yaptığı daktilo müzesinin öncüsü Tayfun Talipoğlu’dur. Bir odanın içinde anıları anımsatan tablolar ve masanın üstünde klasik müdürlük eşyaları, birde balmumu heykelinden daktilo’ya ellerini koymuş Tayfun Talipoğlu dikkatleri çekiyor. Nostaljiyi sevenler için birebir olan müze, haber kuruluşlarınca desteklenmektedir.